Tarık BUĞRA

1918-1994

Tam ismi Süleyman Tarık Buğra’dır. Annesi Nâzike Hanım, babası Mehmet Nâzım Bey’dir. 2 Eylül 1918’de Konya Akşehir’de doğan yazar, ilkokulu burada okumuş, lise öğreniminin iki yılını İstanbul’da, diğer iki yılını da Konya’da tamamlayarak mezun olmuştur. 1936 yılından sonra, İstanbul Üniversitesi’nde tıp, hukuk, edebiyat bölümlerine girmiş fakat lise yıllarından beri yazarlık yapma hayalleri olduğu için, hiçbir bölümden mezun olamadan ayrılmıştır. İlk yazılarını, lise yıllarında “Tarık Nazım” mahlasıyla yazmaya başlamıştır. 1942-1945 yılları arasında askerliğini yaptığı dönemde ilk piyeslerini ve romanını yazmıştır. 1948 yılında “Oğlumuz” isimli hikâyesinin ödül almasıyla Çınaraltı Dergisi ve Milliyet Gazetesinin dikkatini çekmiş ve teklifler almaya başlamıştır. “Nasreddin Hoca”, “Zeytindalı”, “İstanbul Haftası” dergilerini çıkarmış ve Şehir Tiyatrosu Edebî Kurulu’nda görev almıştır. Milliyet, Yenigün, Vatan gibi gazetelerde yazılar yazmış, bazılarında neşriyat müdürlüğü yapmıştır. Peyami Safa’nın neşriyat müdürü olduğu Tercüman gazetesinde makaleler, Mümtaz Turhan ile birlikte çıkardığı Yol dergisinde haftalık yazılar yayımlamıştır. Bu sebeple, yazar olmasının yanında başarılı bir gazeteci kimliği olduğu da söylenebilir.

1964 yılında, Kurtuluş Savaşı yıllarını anlatan en meşhur kitaplarından “Küçük Ağa” roman olarak yayımlanmış, ardından yazdığı İbiş’in Rüyası kitabı 1970’de TRT Başarı Ödülü’nü kazanmıştır. Yazdığı yirmiden fazla romanla Türkiye İş Bankası, Türkiye Yazarlar Birliği gibi pek çok önemli kuruluştan muhtelif ödüller kazanan yazarın, Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu anlattığı Osmancık isimli kitabı çok beğenilmiş “Kuruluş” ismiyle TRT tarafından diziye dönüştürülmüş, 1985 yılında da Milli Kültür Vakfı armağanını kazanmıştır. 1991’de dönemin kültür bakanı tarafından devlet sanatçısı unvanı verilen Buğra, 1993 yılında da Türkiye Yazarlar Birliği tarafından yılın sanatçısı seçilmiştir. Kanser teşhisi konduktan sonra 26 Şubat 1994 tarihinde Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde tedavi görürken vefat etmiş, Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Tarık Buğra, Türk tarihini ve dönüm noktalarını başarılı bir şekilde işlemiş, kurduğu diyaloglarla Türk toplumunun geleneklerini, davranış biçimlerini ve hassasiyetlerini doğal bir şekilde yansıtmıştır. Türkçe dilini kullanmaktaki ustalığıyla, anlatımındaki duruluk ve içtenlikle okurlarının beğenisini kazanmıştır.

Bazı Eserleri: Yalnızların Romanı, Aşk Esirleri, Tetik Çekildikten Sonra, Ofsayd, Sonradan Yaşamak, İnce Hesaplar, Abaza Paşa’nın Rüyası, Şehir Uyurken, Yanıyor mu Yeşil Köşkün Lâmbası, Ölü Nokta, Çolak Salih, Siyah Kehribar, Küçük Ağa, Küçük Ağa Ankara’da, İbiş’in Rüyası, Firavun İmanı, Bir Köşkünüz Var mı?, Gençliğim Eyvah, Dönemeçte, Osmancık, Dünyanın En Pis Sokağı, Oğlumuz, Yarın Diye Bir Şey Yoktur, İki Uyku Arasında, Ayakta Durmak İstiyorum, Üç Oyun, Güneş ve Arslan, Sıfırdan Doruğa, Gençlik Türküsü, Düşman Kazanmak Sanatı, Bu Çağın Adı, Politika Dışı

Yazıları (17)